William Shakespeare’in ölümsüz klasiği, bu kez tek bir bedende çınlıyor; her replikte bir hayalet dolaşıyor,
her suskunlukta bir mezar açılıyor.
Prens Hamlet, babasının hayaletiyle sarsılmış bir zihin,
çürümüş bir krallığın içinde adalet, intikam ve varoluşun anlamını arıyor.
Kimin suçlu, kimin masum olduğunu yitirmiş bir dünyada; delilik mi özgürlük,
yoksa gerçeklik mi en büyük delilik?
İhanetle beslenen bir saray, suskun bir anne, kanlı bir taç ve sonsuz bir yalnızlık…
Ve tüm bunların ortasında tek başına bir adam:
Hamlet.
Kendi iç sesiyle hesaplaşan,
yüzleşen, direnen, çözülen.
Bu özel tek kişilik uyarlama, izleyiciyi yalnızca bir hikâyeye değil,
Hamlet’in zihninin karanlık ve dürüst dehlizlerine davet ediyor.
“Olmak ya da olmamak” artık sadece bir tirat değil -
Bir seyirci olarak yüzleşmeniz gereken en yalın soru.